Tüketirken Tükendiğimizin Farkında mıyız?

Tüketirken Tükendiğimizin Farkında mıyız?

“İktisad” kelime manası itibariyla maksada uygun demektir. Arapça kasd kökünden türemiştir. Burada akıllara gelen genelde parasal anlamda  iktisatlı yani tutumlu olmak oluyor. Oysa, konuşmakta, uyumakta, yemekte vs. tüm eylemlerimizde aslında iktisatlı olmak bir manada fıtrata uygun hareket etmek anlamına gelmektedir.  Misal olarak günde 7-8 saat uyumak vücut sağlığı açısından faydalı olduğu için maksadına uygun bir uykudur. 10 saatlik bir uyku ise fiziksel ve mental zararlarından ötürü maksada uygun değildir ve iktisad kaidesine de aykırıdır. Dahası 5 saatlik uyku da vücut sağlığının iktisatlı kullanılmaması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla iktisatlı olmak her konuda mutedil olmayı gerektirir.

Tüketim, insanların insani kapasitesini gerçekleştirmeye yönelik bir faaliyettir. Bu yönüyle tüketim, olmazsa olmazlarımız arasındadır. Ancak asıl problem tüketimin uygun nitelikte ve nicelikte olup olmamasıdır. Tüketim konusu genel olarak üç şekilde ele alınmaktadır. Bunlardan ilki tüketimin mutedil boyutu olarak “faydacı tüketim” anlayışıdır. İkincisi müfritane(asgari) tüketim olarak “asketik tüketim” anlayışıdır. Bir diğer ismiyle çileci tüketim olarak literatürde yer alan asketik tüketim anlayışında kut-u layemut yani “ölmeyecek kadar tüketmek” esastır. Tüketimin ifrat düzeyinde ise “hazcı veya hedonik tüketim” anlayışı vardır ki, özellikle günümüz insanlarını dünyevileşme bataklığına götüren en tehlikeli yollardan biri olarak değerlendirilebilir.

Tüketim konusunun özünde ihtiyaç, istek ve talep kavramları vardır. İhtiyaç, yokluğunda eksikliği hissedilen her şey; istek, ihtiyaçların kültüre göre şekillenmiş hali; talep ise isteklerin satın alma arzusuyla desteklenmiş hali olarak ifade edilebilir. Abraham Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisi ile fizyolojik ihtiyaçlardan başlayıp kendini gerçekleştirme ihtiyacı ile son bulan bir piramit ortaya koymuştur. Ancak günümüz dünyasında bu hiyerarşinin sonlu olmasına dair eleştiriler dillendirilmekte ve bu kimselere göre ihtiyaçlar için belli bir sınırlama yapılmasının mümkün olmadığı ifade edilmektedir. Anadolu erenleri ise daha basit bir modelle, ihtiyaçları temel düzeyde “zorunlu ve zorunlu olmayan ihtiyaçlar” şeklinde sınıflandırmıştır. Özellikle küreselleşme, görenek ve çevresel etmenler ile beraber, ihtiyaçların hızlı bir şekilde artış eğiliminde olması, zaruri olmayan ihtiyaçları zaruri ihtiyaçlar hükmüne getirmiştir. Burada “görenek” vurgusuna özellikle  dikkat çekmek isterim. Keza, kişilerin tüketim alışkanlıkları genel olarak çevresel etmenlere göre şekillenmektedir. Alışveriş yaparken referans gruplarının davranışları tüketicilerin satın alma davranışlarını doğrudan ve dolaylı olarak etkilemektedir. Bu da tabiatıyla birçok sosyal problemi doğurmaktadır/ doğuracaktır. “İhtiyaç” kavramı, zorunlu bir takım gereksinimlerle sınırlı kalmayıp, lüks gereksinimleri elde etmek peşinde koşmanın adı olabilecektir.

Günümüz toplumları özellikle 1970’lerden sonra çok hızlı bir biçimde değişip dönüşmeye başlamıştır.  Bu toplumsal değişimin sebepleri farklı şekilde farklı platformlarda dile getirilse de iktisadi, sosyolojik, antropolojik açılardan bu değişikliğin bariz bir biçimde yaşandığı ifade edilmektedir. Özellikle 1980’lerden sonra tüketim kavramı bu değişiklikte adeta bir lokomotif görevi görmüş ve “Günümüz toplumları tüketim toplumudur” algısının hızla yaygınlaşmasına sebep olmuştur . Tüketim olgusu sadece zorunlu ihtiyaçları karşılamak için gerçekleşmemekte, daha çok hazcı istekleri tatmin edici bir anlam ifade etmektedir. İnsanların çoğu tükettikleri ürünlerin özellikle sembolik olarak ne anlama geldiğiyle ilgilenir olmuştur.

Aşırı ve lüks tüketimin bireyler üzerindeki etkisini ünlü düşünürler de farklı şekillerde ifade etmiştir. Örneğin Victor Hugo “Zorluk adam eder, bolluk hayvan eder” sözüyle insanların yeteneklerinin açığa çıkmasında zorlu şartların öneminden bahsetmektedir. Bununla beraber milattan önce 427-347 arasında yaşayan Platon “Unutmayın, amacınız hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymak olmalıdır.” sözleriyle esasında günümüz toplumlarını da yakından ilgilendiren veciz bir ifade kullanmıştır. Benzer şekilde Roma İmparatoru Marcus Aurelius da “Mutlu bir yaşam için çok az şeye ihtiyaç var” diyerek mutluluğun kaynağının aşırı tüketim olmadığına gönderme yapmıştır.

Birey olarak bizlere düşen ise mutluluğun formülünün maddi unsurlardan ziyade manevi unsurlarda saklandığını bilmektir. Son yıllarda yapılan bir çok araştırmada salt madde odaklı ihtiyaçlara yönelen insanların mutlu olmadıkları, yaşam memnuniyeti düzeylerinin düşük olduğu görülmektedir. Dünya genelinde yapılan mutluluk araştırmalarına göre en mutlu ülkeler büyük oranda İskandinav ülkeleri olarak gözükmektedir. Bu ülkeler aynı zamanda kişi başına düşen milli gelir seviyesinin en yüksek olduğu ülkelerdir. Bu ve benzeri gelişmiş ülkelerdeki bireyler büyük ölçüde  “gönüllü sade hayat tarzı”nı benimsemektedir. İnsanlar hazlarına mağlup olunca aldıkları lezzetin hemen devamında sıkıntı yaşamaktadır. Çünkü satın alınan ürün ve hizmetin sağlamış olduğu tatmin duygusu zamanla mukayyettir.  Üründen alınan haz bittiği andan itibaren ise insan sıkıntı duymaya başlamakta ve yeni arayışlara girmektedir.  Buna bağlı olarak  yeni bir model ürün alıyor ama bu kısır döngü bitmek bilmiyor. Girdabın içine girdiğini fark edince çoğu kez parasını, tüm varlığı ile birlikte şahsiyetini ve onurunu bile feda etmiş oluyor. Sade yaşam tarzı sosyal medyadaki minimalizm akımı ile günümüzde  popüler hale gelmiştir.

Henry Ford’un oğlu intihar ettiğinde yanındaki not defterinde şu çarpıcı ifade yer almaktadır: “Bu dünyada tatmadığım hiçbir şey kalmadı, sadece ölüm kaldı. Elveda…” bu örnek bile  tatmin arayışında olan bizleri Ra’d Suresi 28. Ayet’e yöneltmeye yetiyor: “Kalpler ancak Allah’ı anmakla tatmin olur.”

Kaynaklar

Altunışık, R., Torlak, Ö., & Özdemir, Ş. (2012). Modern Pazarlama. Sakarya: Değişim Yayınları.

Duman, Z. (2014). Tüketim Toplumu Eleştirel Bir Bakış. Ankara: Kadim Yayıncılık.

Koç, E. (2013). Tüketici Davranışları ve Pazarlama Stratejileri Global ve Yerel Yaklaşım. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Kurân, Ra'd Suresi. 28. Ayet

Nursi, B. S. (2007). Bediüzzaman Said Nursi Tarihçe Hayatı. İstanbul: Yeni Asya Neşriyat.

Şengün, H. İ., & Karahan, M. (2013). Hedonik(Hazcı) Tüketim Alışkanlıkları ve Tüketicileri Bu Tür Alışkanlıklara Motive Eden Nedenler. Dicle Üniversitesi İİBF Dergisi, 2(4), 13-26.